İnsanlığı güzel olanlar tanıdım.
İki örnek vereyim: Sokrates (ö.
m.ö. 399) ve Montaigne (ö. 1592).
“Kendini tanı”, “kendini bil”
demiş ikisi de…
Öyle anlaşılıyor ki, insanın
düşünerek kendini anlayabileceğine akılları yatmış, böyle bir gücümüz
olduğundan kuşku duymamışlar…
∘∘∘
Düşünerek kendini
tanıyacağını sanmıyorum ben; daha ileri gidiyorum: kimsenin bunu yapabileceğine
inanmıyorum…
Aksini savunanları
uyarmak isterim: düşüncelerinizi doğru sanabilirsiniz, ama onlar sizi gerçekten
tanımlamayacaktır…
Hiçbir zaman…
Yalnızca, öyle olduğuna
inanacaksın…
Efendisinin
gözüne girmeye çalışan köle gibi; duvara çarpıncaya dek yapabildiğini zannedeceksin.
∘∘∘
İnsan kendisini
tanıyabilse, kolayca kendisi olur, sorunlarını çözerdi.
Yapamazsın!
Üstelik ne
yakınlarını ne uzaklarını tanıyabilirsin…
Her insan, -kendisi
dahil- kimsenin tanıyamayacağı kadar diğerlerinden değişiktir.
İnsan sarrafı olduğunu
sananlar budalalıklarının ayırdına varamayacak denli sarhoştur.
∘∘∘
Olan sadece –kendini-
bildiğini sanacak kadar başının dönmesi, gözünün kararmasıdır…
Yalnızca duvara
toslayarak ayılırsın…
Sınanması ve
test edilmesi olmadıkça aklına gelen her sorunun yanıtını bildiğini sanarak
mutlu olabilirsin…
∘∘∘
Bilemezsin
kendini; yapacağın, olabiliyorsan kendin olmaktır.
∘∘∘
Arayan için
insanlığı güzel olanlara sınır yoktur…
Şöyle aralıyor Nietzsche
(ö.1900) kendini bilme açmazını:
“İnsanın
kendisi olmasının koşulu, kim olduğunu hiç mi hiç bilmemesidir.”
Zoraki, sahte ödevlere
uydurmak için şekil verdikçe ruhuna, asıl görevini unutur saptığın yanlış
yollarda, yanlış hayatların çıkmaz sokaklarında kendini tanımlarsın.
Zorla yanlış
anlarsın kendini, çakma ödevinle örtüşen bir ruha istersen sahip olacağını hayal
edersin…
Kötüsü,
inanırsın:
Yok olacağın
sokaklarda ayakta kalmanın ödevin olduğuna.
Ve de bunları
bilim sanırsın…
∘∘∘
Varolmayı
unutarak yaşama tutunmaya didinen son insanın acıklı hayatıdır bu.
Mesleğin
yaşamak, yapacaklarını kendin olarak hayatta kalırken yapmaktır.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder