19 Ağustos 2018 Pazar

Dolar Nasıl Düşer




Bilgi neye yarar?
Cevabı şöyle öğretirler:
Meraklarının izinden gitmeye…
Zamanı unutup “mutlu muyum?” sorusunu aklına getirmemeye…
Başarmaya, rahat ve konforlu yaşamaya…
∘∘∘

Bizim gibi kuram’la –teori’yle-, soyut’la, sanat’la, edebiyat’la kafa bulan, ince düşünceye homoseksüel(!) muamelesi çeken toplumlar için yukardaki üç kısa cevabın tümü hikâyedir…
Hem de şehir efsanesinden…
Satın alma gücü kovalamaktan bitmişiz;
Mal-mülk, digital alet-adevat, yeme-içme, yatma-kalkma konforundan başkasının satmışız anasını…
∘∘∘

Sondan başlayalım: Başarılı olup rahat ve konforlu yaşamak için bilgi gerekiyormuş!
Onu diyen buralara hiç uğramamış.
Bizim topraklarda bilgi kadar ayağına dolanan, her sokakta yolunu kesen, hilâli ahmer’e ömür boyu sırtında taşıdığın lanetli yük olamaz…
Adem Peygamberi cennetten kovduran elma, bizdeki bilginin yanında hafif kalır...
Başarı ve para mı arıyorsun?
Önce bildiklerini çuval çuval, balya balya derdest edip kafandan çıkaracaksın…
Unutmazsan ne olur? O bilgi dediğin kıymetli taşlar, gözünü kapayıp şansa balıklama atlamanı önleyecektir…  
Kiminin kaşı kara, kiminin gözü şehla diye ahkâm keserken önünden geçen fırsat trenlerine hep arkadan el sallayacaksın…
Oysa yapman gereken birine atlamak, ölmezsen yenisine zıplamak ve de bu çevrimi sonuna dek sürdürmendir.
Ya ölecek ya zengin olacaksın; magazin sayfalarında gördüklerin sağ kalanlardır…
Hani o bilgi dediklerin var ya -isteyerek unutmanı öğütlediğimiz-, onlara bakarsan tek bir sağ kalan için yüzlerce ölü verilirmiş, der dururlar; kafan karışır…
Efendim neymiş: mezarlıklara bakmadığımız için her gözü kapalıyı zengin oluyor sanırmışız…
Şimdi anlıyor musunuz, niçin unutun dediğimizi lanetli bilgilerinizi…
(Not: Bunlar bilgenin nefesi, sağduyunun sesi, hayatın düsturu gibi üflenip duracaktır kulaklarına…)
∘∘∘

İlk maddeye gelin…
Bilgi ile merakın izi sürülürmüş!
Yok ya!
Ailende, mahallende, köyünde, kasabanda, şehrinde kaç tane merak eden vardı?
Dürüst ol; baban merak ediyor muydu?
Tabii ki etmiyordu?
(Ediyorsa sen pis bir aristokratsın.)
Cevabı olmayanların işidir merak; bizde her sorunun cevabı var kardeşim ve de elimizdeki yanıtlardan zerre şikayetçi değiliz.
Anlaşıldı mı?
∘∘∘

Yok zamanı unutmakmış, yok nasıl yaşarsam daha mutlu olurum diye sorup durmakmış kendine…
Baba, biz cevaplarımızdan mutlu mesuduz diyoruz sen hâlâ aynı sazı çalıyorsun…
Bak kulağına fısıldayayım da küpe olsun: Nasıl yaşıyorsak kafamızdaki cevap öyle olduğu içindir…  
Değiştirmeye de niyetimiz yok, oldu mu?
∘∘∘

“Cevabın varsa merakın yokmuş.”[1]
Merakın yoksa dolarının direksiyonu yok, cari açığın çok…

Bilmem anlatabildim mi, doların ne zaman düşeceğini.
∘∘∘


[1] Prof. Ahmet Arslan (d. 1944); Felsefe profesörü, filozof.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder