İnsan, her şeyi anladım diye külyutmaz bilge havalarına girdiğinde, uçurumun kenarında şeytanla
dans ettiğini anlamıyor.
Dağlara tırmanan
hayalleri yalancı coşkularla şişiriyor
yelkenlerini.
On yıl kadar önce
böyle bir girdapta kaybolmuştum: Hayat ve gündelik hayat –piyasa- eş anlamlıydı
benim için; kuşkum kalmamıştı, daha iyi bir gündelik hayat, daha iyi bir dünya demekti…
∘∘∘
Gündelik hayat ise para değil mi?.
O halde para kazanmanın en mantıklı ve onurlu
yolunu insanlara ve şirketlere tanıtabilirdik.
Yola koyulduk.
Bir fizik doktorunun
tasarladığı ve tüm dünyada tanıtılan yöntemi öğrendik.
Biri çeviri, ikisi
telif üç kitap yayınladık (blog’umda
“kitaplarım” bölümünde
görebilirsiniz).
Başladık tanıtmaya ve
uygulamaya. Şirketlerde…
Beş yıl sürdü…
∘∘∘
Sonuç: tüm dünyada
olduğu gibi Türkiye’de de piyasa
yeni yönteme ölümüne direniyordu…
Sistemi tasarlayanlar
şaşkındı, asıl işlerini bırakmış, piyasa
mantığını çözmeye çalışıyorlardı.
Tanıttıkları yöntemin
rekabet gücü üç-dört misli yüksek, matematiksel mantık’ı kusursuzdu…
Hem kabul ediyor; hem
istemiyordu piyasa!
Hâlâ öyle…dünyada
uygulama % 1 bile değil!
∘∘∘
Anladık ki, gizemli hayat kasabasının yalnızca bir caddesidir
piyasa.
Hayat’la Piyasa’nın
ne hedefi ne de mantığı birbirine benziyor.
Hayatın hedefi bilgelik.
Hayat ve ölüm korkularını bilgelikle
bastırmak… Felsefeyle aynı.
Dünya ile baş
edebilmek için bilgelikten başka neyimiz var?
Gündelik hayatın amacı ise sağ kalmak, güvenli olmak, korkuları
para ve güçle alt etmek…
∘∘∘
Hayat, Felsefe ve Fizik’in yaptığı gibi matematik mantığı kullanıyor.[1]
Gündelik Hayat ise düşünmeyi
sevmiyor, alışkanlıklarını yineleyince güvende hissediyor[2]…
Patronlar keyfi
davranabilmenin saltanatını asla terk etmiyor.
Piyasa, insanı kölelikle, zorbalık arasında seçime zorluyor.
∘∘∘
Aslında yaşam kendi
başına yeterince doyurucu…
Anlam aramak için ne mesleğe, ne ilerlemeye, ne büyümeye ihtiyacımız var.
Günümüzde bilim
Gündelik Hayat’a çalışıyor.
Teknoloji hayat pahasına üretiliyor.
∘∘∘