Ahlakla, akılla,
adaletle, gerçekle ilgilenmeyen. Aldatan, hep ayakta kalmanın peşinden giden.
Gündelik hayat sokak.
Sokak güç, uyanıklık, üste çıkmak...
Hayata atılmak, sahtekârlık stajına başlamak...
Hayat adamı, sahtekârlığa uyum sağlamış kişi.
Hepimiz derece derece
bulaşır ve göz yumarız sahtekârlığa; farkımız, temiz olduğumuza kendimizi ikna ederken tuttuğumuz yol.
∘∘∘
Gündelik hayatta
anlam aranmaz, nasıl yaşanacağı apaçık ortadadır; kime sorsanız söyler!
Dinlediklerinize
kafanız basmıyorsa ya bunalıp oturacaksınız, hayatın size nasıl yaşanacağını
öğretmesini bekleyeceksiniz, ki buna ömrünüz yetmeyebilir; ya da yeni bir yol
bulmak için kolları sıvayacaksınız.
Yaşamaya değer,
içinde zamanın tik-taklarını duymadığınız…
İkinci seçeneğe yönelirseniz,
eski doğrularınızı, yanlışlarınızı çöpe atıp baştan alacaksınız.
∘∘∘
Her gün yeni bir
maceraya uyanır, daha farklı bir “ben” ve daha “adil bir toplum” için yürüyüşe
geçeriz.
Hangisine ne kadar
omuz vereceksiniz size kalmış; ancak toplum adalete yönelmezse kendinize giden
yollar tıkanacaktır.
∘∘∘
Hazin olan,
hayatınızı yoluna koyarken, ne yapacağıza nasıl yaşayacağınıza karar verirken
güvenip sırtınızı verdiğiniz “bilgi”nin
pek işinize yaramamasıdır.
Güvenilir bilgiyi fen
bilimleri üretir. Bilgiyi teknolojiye dönüşmüş haliyle kullanan şirketler ve
hükûmetlerdir. Hayatın içinde bilim
adamlarının bilgisiyle değil şirketlerin kullandığı “teknoloji”siyle karşılaşırsınız.
Unutmayın, bilginin kullanımını (teknoloji) bilim zannetmek gibi bir yanılsama
içinde yaşıyoruz.
∘∘∘
İnsana ve topluma
hayat bilgilerini beşeri bilimler ve sosyal bilimler sunuyor. Bunlar ne yazık
ki “yasa arayan deneysel bilimler değil,
anlam arayan yorumsal bilimler”dir.
Bilgi değil yorum
verirler: “Şunları” yaptık böyle oldu, “bunları” yaparsak sonuç şu olur…
Nasıl sınarız söylenenleri? Deneyip
sonuçlarına katlanarak! Bu aslında sınayamayız,
gözü kapalı uygularız demektir.
Olan biten bal gibi
hayatın bize nasıl yaşanacağını kafamızı duvarlara çarpa çarpa öğretmesidir.
∘∘∘
Ne kalıyor elimizde,
hayatımızı yoluna koymak isterken: içe dönmek, kendimizi keşfetmek, hatta daha
ileri gidip icat etmek. Hissettiklerimize güvenmek, duygularımızın pusulasına
özenle dikkat kesilmek.
Neşe ve güç verenler,
doğrularımız; küçülten alçalmış
hissettirenler, yanlışlarımız…
∘∘∘
Şaşırıp kalır, nefessiz
kaldığınız sudan kafanızı ilk çıkardığınızda içinize çektiğiniz havanın
verdiğine benzeyen tuhaf bir enerjiyle dolarsınız. Hafiflemiş hissedersiniz,
gereksiz yükleri silkinip atmışsınızdır.
Nedir olan?
Gündelik yaşamın
mantıksızlığını, sahteciliğini, sahtekârlığını keşfettiniz.
Mantıksız
(irrasyonel) yaşama mantık biçmeye çalıştığınız çıkmaz sokağı bırakıp tepeleri
karlı dağlara yönelen ana yola çıktınız.
Yüzünüzü teknolojiden
“bilgelere” çevirdiniz; bilimin
doğayı açıklayayım derken yok ettiği bilgeliğe…
Dayanağınız: şiir,
edebiyat, müzik, konuştuğunuz dil, kafanızdaki düşünceler, kendi yorumladığınız
tarih.
∘∘∘
Ölüm mü?
Onu da pek dert
etmemeli.
Kimse fazlasını
zorlayamaz istediğimiz anda evrenin düzensizliğine geri döneriz.
Zor yok, zorlama yok!
Akıl, gelenekler ne
derse desin; intiharı en fazla
önleyen, intihar etme özgürlüğünden
vazgeçmemektir.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder