Gündelik
hayat görevler sokağıdır; sanki sürekli askerlik hizmetindedir insanlar…
Dışardan
bak inanamazsın…
Maytap
geçmiyorum, olabildiğim kadar ciddiyim…
“Balık
karaya vuruncaya dek suyun farkında olmazmış…”[1]
Onun
gibi bir şey.
∘∘∘
Tuhaf
olan, çoğu şeyi anlamak için kıyıya vurmayı beklememiz…
∘∘∘
İçinde
bunaldığın, nefessiz kaldığın mağaranın ayırdına varman için kendini dışarı
atabilmen gerekir…
Dışarıya,
kurallarını yalnızca kendinin koyduğu aydınlığa vurmazsan kendini, içerdeki
tükenmişliğin ve anlamsızlığın bitirdiği hayatların çürümüş kokusunu alamazsın.
∘∘∘
Değerini
pek bilmese de sanatın iyi kötü bir yücelik olduğunu, kabullenmiştir insan.
Hayatlarında
bir şiir kitabı almak aklının ucundan geçmemiş insanlar bile şiire ve şaire
saygıyla bakar.
Spora
gelince durum öyle değildir.
Spora,
sağlık, eğlence ve hoşça vakit geçirmenin bir aracı olmaktan öte anlam veren
kaç kişi tanıdınız?
∘∘∘
Sporun
asıl vurucu gücü, kafana çaktırmadan soktuğu “hayatın iç yüzünü ortaya koyan” süzülmüş
kavrayışlardır.
Yaşamın,
kendinle yarıştığın mucizevi bir parkur olduğunu, en iyi spor yaparak
öğrenirsin.
Rekabet
etmek, başkalarıyla yarışmak zehrinin panzehridir spor.
Binlerce
yıldır sağlıklı bir toplum çatısı kuramayan, üstüne bir de kapitalizmin rekabet
zokasını yiyen insanlık “kendisiyle yarışmanın” büyüsünü neredeyse tümüyle
elinden kaçırmış görünüyor:
Yanlış
yaşamı doğru yaşamaya çalışmanın dumanı öylesine yoğun ki, önümüzü göremiyoruz.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder