7 Ağustos 2019 Çarşamba

Akşam Olsa da Gitsek





Yaşamın anlamı düşünerek anlaşılmaz;
Yaparak, herkes kendisi keşfeder, yaşam denilen “biyolojik dansa”[1] niye kalktığını…
Yaşamak yapmaktır.
Ne yapacağın sana kalmıştır.
Yaptığımla –bazen de neyi yapmadığımla- ben, ben olurum.
∘∘∘

Yaptıklarımı, sonunda bana yüklediği duyguları değerlendirerek sınıflandırırım;
Nedir bunlar?
Bir, var olmanın rutin, herkese açık doğal hazlarını tattıran etkinlikler…
Öğrenmeye bile gerek olmayandan başlar, derinleşir de derinleşir.
Sıradan olanıyla yetiniyorsam, “biyolojik dans”a kalkmamı sağlayacak temek enerji ve moral sevincin ötesinde fazlasını aramam.
Bunlarda sürecin kendisi dışında bir başarıdan ya da yenilgiden söz edilmez.
Ne yaparsam yapayım herhangi bir yanıtın parçası olamam.
∘∘∘

İki, vakit geçirme etkinlikleri…
Bunlar iki gruptur;
Birinci grupta, yapma süreci boyunca zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım dramatik gerilimde ibrenin hep kırmıza olduğu süreçler bulunur.
Sonunda hesabı, yaşam sevincime dip yaptırarak öderim. Tek hayalim vardır, yenisini ne zaman organize edeceğim…
Kumar, aşırı içki, ilaç ve uyuşturucu bağımlılıkları tipik örnekler…
Başarılı olan da başaramayan da sorunun bir parçasıdır bu oyunlarda…
∘∘∘

İkinci grup ise, çok kısa iken faydalı ancak uzadıkça gereksizce sıradanlaşan faaliyetlerden oluşur.
Komşu muhabbetleri, arkadaş sohbetleri ve benzerleri bu türdendir.
Çok kısa tutulanlarda tüm taraflar yanıtın bir parçası olurlar…
Süre uzadıkça sorunun parçası olmaya doğru yürürler…
∘∘∘

Üç, istemeden yapmak zorunda hissettiğim, bir yolunu bulup kurtulamadığım şeyler…
Derece derece kölelikle eşdeğerdir bunlar.
Üyelerine karşı sorumluluk hissetmeyen gelişmemiş toplumlarda çokça bulunurlar.
Akşam olsa da gitsek” grubu diye adlandırmak yerindedir bu kümeyi.
Başarılı olan da, başarısız sayılan da sorunun bir parçasıdır. Benzer süreçlerin en başarılısının ürettiği yanıtlar bile sorunu kamçılar…
∘∘∘

Dört, yaparken zamanı unuttuğum, gerçekten istediğim işler…
Yaşam sevincim üst düzeydedir, zaman üstüne düşünecek vaktim yoktur.
Tüm istediği işi yapanlar –ve de yukardaki gibi hissedenler-, edebiyatçılar, şairler, gerçek sanatçıların tümü bu bölümün mutlu insanlarıdır.
Ayakta kalabildiği sürece bu grupta herkes cevabın parçasıdır
∘∘∘

İnsan türü mutlu hayatlar yaratacaksa cevabın parçası olanların çoğunlukta olduğu toplumları kurmak zorundadır.
Gerisi şehir efsanesi…
∘∘∘

“Akşam olsa da gitsek” insanının geleceğindeki tek coşku kaynağı dördüncü gruba atlama heyecanı olmalı.
Ama hayatlar böyle yürümez; insan çaresizce eksikliğini hissettiği coşkunun yerine sahte heyecanlar koyarak, “istediği şeyi yapma” pusulasını yitirir.
Rıza gösterir…
İki büklüm olur…
Rıza toplumlarının dünya umurunda olmaz, bencildirler, acıları ve göz yaşlarını görmemek için başlarını çevirirler…
En zengininden geri kalmışına durum değişmez…
∘∘∘

Uygarlık  “akşam olsa da gitsek”e başkaldırmaktır…
∘∘∘



[1] Alan Watts (ö. 1973), Britanyalı filozof.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder