9 Ağustos 2019 Cuma

İnsan Bu




Geliyor, gözünün içine baka baka üzerinde yürüdüğün, otlarını, ağaçlarını büyüttüğün toprağa siyanür döküyor…
Kökünü kazıyacak senin, gülüyor yüzüne baka baka…
Uygarlık diyor, şirket diyor, bilim diyor, insanlık diyor bol bol…
Bakma Batı’sına Doğu’suna elindeki insan…
Bu!
Ne yaparsan bununla ve de buna karşı yapacaksın.
∘∘∘

Hitler’in insan öldürmek için gaz odalarında kullandığı siyanürü, gözünün içine baka baka ormanına, ekmeğini veren kutsal toprağına serpiyor adam…
İliğini kurutacak…
Gülüyor CEO…
İnsan bu.
Soyunu, sopunu, zürriyetini kurutacak…
Gülüyor.
Kanada diyor, uygarlık diyor, şirket diyor, diyor da diyor…
İnsan bu.
∘∘∘

“İnsan”a güvenmeyen insan,
“İnsan”a güvenmeyen sistem,
“Sistem”e güvenmeyen sistem  hayalimiz…
∘∘∘

İnsan buysa, sistem de bu. 

∘∘∘




7 Ağustos 2019 Çarşamba

Akşam Olsa da Gitsek





Yaşamın anlamı düşünerek anlaşılmaz;
Yaparak, herkes kendisi keşfeder, yaşam denilen “biyolojik dansa”[1] niye kalktığını…
Yaşamak yapmaktır.
Ne yapacağın sana kalmıştır.
Yaptığımla –bazen de neyi yapmadığımla- ben, ben olurum.
∘∘∘

Yaptıklarımı, sonunda bana yüklediği duyguları değerlendirerek sınıflandırırım;
Nedir bunlar?
Bir, var olmanın rutin, herkese açık doğal hazlarını tattıran etkinlikler…
Öğrenmeye bile gerek olmayandan başlar, derinleşir de derinleşir.
Sıradan olanıyla yetiniyorsam, “biyolojik dans”a kalkmamı sağlayacak temek enerji ve moral sevincin ötesinde fazlasını aramam.
Bunlarda sürecin kendisi dışında bir başarıdan ya da yenilgiden söz edilmez.
Ne yaparsam yapayım herhangi bir yanıtın parçası olamam.
∘∘∘

İki, vakit geçirme etkinlikleri…
Bunlar iki gruptur;
Birinci grupta, yapma süreci boyunca zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım dramatik gerilimde ibrenin hep kırmıza olduğu süreçler bulunur.
Sonunda hesabı, yaşam sevincime dip yaptırarak öderim. Tek hayalim vardır, yenisini ne zaman organize edeceğim…
Kumar, aşırı içki, ilaç ve uyuşturucu bağımlılıkları tipik örnekler…
Başarılı olan da başaramayan da sorunun bir parçasıdır bu oyunlarda…
∘∘∘

İkinci grup ise, çok kısa iken faydalı ancak uzadıkça gereksizce sıradanlaşan faaliyetlerden oluşur.
Komşu muhabbetleri, arkadaş sohbetleri ve benzerleri bu türdendir.
Çok kısa tutulanlarda tüm taraflar yanıtın bir parçası olurlar…
Süre uzadıkça sorunun parçası olmaya doğru yürürler…
∘∘∘

Üç, istemeden yapmak zorunda hissettiğim, bir yolunu bulup kurtulamadığım şeyler…
Derece derece kölelikle eşdeğerdir bunlar.
Üyelerine karşı sorumluluk hissetmeyen gelişmemiş toplumlarda çokça bulunurlar.
Akşam olsa da gitsek” grubu diye adlandırmak yerindedir bu kümeyi.
Başarılı olan da, başarısız sayılan da sorunun bir parçasıdır. Benzer süreçlerin en başarılısının ürettiği yanıtlar bile sorunu kamçılar…
∘∘∘

Dört, yaparken zamanı unuttuğum, gerçekten istediğim işler…
Yaşam sevincim üst düzeydedir, zaman üstüne düşünecek vaktim yoktur.
Tüm istediği işi yapanlar –ve de yukardaki gibi hissedenler-, edebiyatçılar, şairler, gerçek sanatçıların tümü bu bölümün mutlu insanlarıdır.
Ayakta kalabildiği sürece bu grupta herkes cevabın parçasıdır
∘∘∘

İnsan türü mutlu hayatlar yaratacaksa cevabın parçası olanların çoğunlukta olduğu toplumları kurmak zorundadır.
Gerisi şehir efsanesi…
∘∘∘

“Akşam olsa da gitsek” insanının geleceğindeki tek coşku kaynağı dördüncü gruba atlama heyecanı olmalı.
Ama hayatlar böyle yürümez; insan çaresizce eksikliğini hissettiği coşkunun yerine sahte heyecanlar koyarak, “istediği şeyi yapma” pusulasını yitirir.
Rıza gösterir…
İki büklüm olur…
Rıza toplumlarının dünya umurunda olmaz, bencildirler, acıları ve göz yaşlarını görmemek için başlarını çevirirler…
En zengininden geri kalmışına durum değişmez…
∘∘∘

Uygarlık  “akşam olsa da gitsek”e başkaldırmaktır…
∘∘∘



[1] Alan Watts (ö. 1973), Britanyalı filozof.







6 Ağustos 2019 Salı

İkna Çabası Belaya Davettir





Kendi sorusuna yanıt arayan biri gelip bir şey sorarsa ne âlâ…
İki karşı görüşün tartışarak birbirini ikna etmeye çalışması belaya kürek çekmektir.
İşe yaramaz ve faydasız olması bir yana zararlıdır…
∘∘∘

Tartışma eleştiri değildir.
Bilek güreşidir.
Yenilen sorunun, yenen yanıtın parçası olmaktan uzaktır.
∘∘∘

İkna olunca, aklın yatar, mantığın uygun bulur, -yanlış doğru- öğrenirsin…
Tartışmada kimse ikna olmadığı gibi daha da kemikleşirler…
∘∘∘

Liberalizmin büyük filozofu K.R. Popper[1] (ö. 1994) tartışmayı kutsamıştır:
Taraflar ne kadar zıt görüşlü olursa olsun doğruya doğru daha iyi bir pozisyonda bulacaklardır kendilerini.
Bilim felsefesinde müstesna bir edinmiş olan Popper, iki konuda hayatın içinde yanlışlanmıştır:
Bir, tartışma öğrenmeyi zıvanasından çıkarıyor; demagojiye indirir; eleştiri önemlidir, yanlızca dinleyip içine sindirebilirsen…
İki, açık toplumlarda bilimin her derde deva olacağı konusunda kimse endişe etmemelidir…
Oysa açık toplumlar kapanmakta, bilim –üniversiteler-, doğrunun peşinde gidecek yerde para kazanmanın ve gücün basit bir aracı olmakta, doğa ve hayat karşıtlığı rolünden sıkılmamaktadır…
∘∘∘

Başka fikirlerden beslenmeden yolunu bulamazsın…
Ama tartışarak değil; esinlendiğin sokakları içtenlikle sindirerek, tek başına, yalnız, sen ve düşüncelerin…
∘∘∘

Tartışma bol bol şarlatan yaratıyor…
Söyleme, konuşma, yazma ve de okuma ise yeni dünyalar…
∘∘∘



[1] “Açık Toplum ve Düşmanları”, 1945,  (Open Society and its Enemies)




4 Ağustos 2019 Pazar

Piyasanın İstediği Şey Olmak






Kariyer planı meslek planıdır.
İnsanı piyasa kalıplarına sokar ve dondurur.
Piyasanın istediği şey olmuşsundur.
∘∘∘

İnsan dünyaya niçin gelir?
Ne için yapılmışsa o alanda –yaratıcı- uğraşmaya.
Kısaca “kendi olmaya.”
İyi yapmak, “işe yarar bilgi” üretmektir.
Ve de mutluluk denen tuhaf ruh halinin tek yoludur.[1]
(Production of adequate knowledge- İşe yarar bilgi üretimi)
∘∘∘

Piyasanın istediği şey (kariyer sahibi) olup kendi olamayana ne denir?
(Hayat) Engelli piyasa insanı
Sağa sola bakın çokça görürsünüz.
111
Engelli iseniz kendinize bunu unutturmak için tüketime vurursunuz kendinizi.
Doğanın betonla, şehirlerin AVM’lerle bezenmesinin(!) nedeni budur:
Engellileri tüketimle eğlendirmek, avutmak…
∘∘∘

Üniversiteler engelli insan üretim merkezlerine dönüşmüştür önemli ölçüde.
(Temel bilimler ve insan bilimleri dışında… Oralara da yolunu şaşırmış yurdum insanı yanlışlıkla gidiyor.)
∘∘∘

Söylemeden edemiyorum…
Golf kulüplerinde hocaların dediklerini yapmaya çalışarak –handikaplı- engelli golfcü olunmasına o kadar çok benziyor ki…
Kendine hocası olmadan kendini bulmanın yolu sahiden yok…
Büyük yardımcın dijital ortam.
∘∘∘

Üniversiteler engelli insan, golf kulüpleri engelli golfcü yetiştiriyor…
Her yerde kendine sahip olmaktan başka yolun yok!
∘∘∘







[1] Spinoza (ö. 1677), 300 yıl önce konu üzerinde kitaplar yazmıştır.



1 Ağustos 2019 Perşembe

Golf ve Engelli Yaşamlar




“Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz…”
Yazılarımı yayımladığım bu blog’un epigrafıdır.
İnsan türüne bundan daha kısa, öz, hedefi 12’den vuran bir işaret fişeği atılabileceğini sanmıyorum:
Çokluk insan, kulağına fısıldanan yanlış bir hayatı doğru yaşamak için debelenip durur…
Alman felsefeci ve müzik bilimcisi Theodor Adorno’nun (ö. 1969) sözüdür.
İnsanın büyük hüznünün kaynağıdır, ayakta kalabilmek için yanlış hayatı doğru yaşamak zorunda kalıyor olması...
Oysa “Yanlış hayat doğru yaşanmaz…”
Görmez bunu kaderim böyle sanır. Teslim olur yaşadığı topluma, derece derece…
Kimi az kimi çok…
Sanatçılar ve bilimciler biraz olsun kendilerini sıyırabilir bu “mecburi hizmet”ten.
∘∘∘

Aslına bakarsanız her bebek bu misyonla doğar:
Gerçekten dindar birisi, ona “Allah, yanlış hayatı doğru yaşama mecburiyeti vermesin…” diye dua etmelidir.
∘∘∘

Neye benzer yanlış hayatı doğru yaşamaya çalışmak?
Rüyanda konuştuğun dilin dışında yabancı bir dilde eğitim almanın anlamsız çıkmazına…
Dilini bilmediğin bir ülkede geçirdiğin ilk 3 ayda çektiğin sıkıntıyı ömür boyu çekmeye…
Dünyası apayrı birisiyle Katolik nikahı yapıp asla boşanamamanın bitmeyen buhranına…
Eğri cetvelle doğru çizemeyince şaşırıp kalmaya…
∘∘∘

Tümü engellidir bu yaşamların, öznenin işin ayırdında olmaması durumu değiştirmez.
Golf sporu engelli oyuncularını acımasızca damgalayan zalim ve ama adil bir spordur.
Engelli oyuncularını handikap –engel- numaralarıyla damgalar; ayıp değil ya engelliysen rıza gösterirsin…
Handikap büyüdükçe beceriksizliğin artıyordur.
∘∘∘

 Sıfır -0- handikaplı oyuncu çok iyi golfçüdür…
Profesyoneller böyledir…
Tek rakam handikaplılar -0 ile 9 arası-, iyi golfçüdür…
15 ile 30 arasında sıkışıp kalanlar fasulyeden oyuncu sayılırr; keyif alırlar almasına golf oyunundan, ama bunun nedeni içlerinde bir sesin sürekli günün birinde daha iyi oynayacaklarını söylemesidir.
Aslında bu sese inanmazlar inanmasına, ama hayallerini bozup keyiflerini kaçırmak istemediklerinden rol yapmayı sürdürürler…
Ben de onlardan biri olduğumdan iyi bilirim…
Yanlış swing’le –topa vuruş hareketi- doğru vurmaya çalışırlar ömür boyu…
Bu bana hep inanılmaz gelmiştir…
En kolay kendini kandırır insan.
∘∘∘

Sıradan golfçülerin durumu kabullenmelerinin önemli nedenlerinden biri de hocaların hisleriyle oynayıp akıllarıyla ders vermeleridir.
Hep aynı yöntemi, vücutları buna pek uymayan sıradan oyunculara yanlış anlatırlar –doğru bile anlatsalar öğrencinin öğrenecek hali yoktur.
Bu kıskaçta vasat oyuncular vasat ölürler…
Aslında bunu kabullenmediklerini biliyorum, ama öğretilenin tek yöntem olduğuna inanmışlardır.
Çaresizlikten razı olurlar.
∘∘∘

Kimse yanlış hayatı sürdürmek zorunda değildir;
Bedelini ödersen, yanlış hayatı sürdürmek zorunda olmadığın gibi, yanlış swing’le golf oynamak zorunda da değilsindir.
Bir farkla işin bedeli bu kez “para” ile ödenmez; yalnızca “doğru düşünce” geçerlidir.
∘∘∘

Tüm vasat golfçüler handikaplarını –diyelim- yarıya indirebilirler…
Kendilerine uymayan swing’den vazgeçerek…
∘∘∘

İsteyen herkes yanlış yaşamaktan ve yanlış swing’le doğru vurmaya çalışmaktan kurtulabilir.
Birinci konuyla ilgili üç yıldır yazıyorum.
Uyumsuz swingleriyle golf oynamak zorunda olduklarını sananlar için de yazacağım sanırım.
Golf[1], hayattan çok daha basit; derdini anlatmak kolay ve zevkli olsa gerek.
∘∘∘









[1] NOT: Golf oynamak değil, pahalı golf kulüpleri zengin işidir. Golf sopasıyla topa vurabildiğiniz her yer aynı düzeyde keyif verir. Aslında futboldan sonra en ucuz sporlardan biridir golf. Sözünü ettiğim pahalı golf kulüplerinde eğlenmek değil spor yapmak.