Bana
anlatılanlar, başkalarının bana uygun gördükleridir…
∘∘∘
Şiir
vardır; eksiltilmiş şiir vardır…
Hayat
vardır; eksiltilmiş hayat vardır…
∘∘∘
Behçet
Necatigil’in ( ö. 1979) bir anlatı şiiri:
Hani bir sevgilin
vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
………………………
Her
okuyanın benzer anlamı ve hüznü damıttığı sıcak bir anlatı.
∘∘∘
Behçet
Necatigil’in eksiltilmiş dille yazılmış
şiiri:
Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor
gelip geçenler
Eğilip
alıyorum
Solgun bir gül oluyor
dokununca
………………………………….
Her
okuyanın içinde “değişik yorumlarla çoğalan” anlatıyı terk etmiş, eksiltilmiş bir şiir.
∘∘∘
Hayatlar
ve şiirler birbirine benzer.
İki uçurum kesişir
Bir yana kanayan hayat düşer
Öte yana kanadı kırık kuşlar gibi şiir
F.
Tuğrul Okay ( ? )
∘∘∘
100
milyar sinir hücresinin, 100 trilyon bağlantı ile kenetlendiği bir “büyük
karmaşa” benim beynim.
Büyük
bir kaosun içinde duyar, düşünür, hisseder, dünyayı anlamaya çalışırım…
Birazcık
aç kalsam kafam çalışmaz olur, çarşafa dolanırım;
Düşünebiliyor
musunuz?
İp
üstünde kalmaya çalışan tuhaf bir cambaz gibiyim; ne olduğumu anlamaya
çalışıyorum.
Yapabileceğim
olabildiğince kendimi anlamak, dünyayı güçlü yanlarımla göğüslemek.
∘∘∘
Duygularım,
düşüncelerim ve davranışlarım, içimdeki milyarlarca sinir hücresinin
trilyonlarca bağlantısının değişik kümelenmesinden oluşmuş modüller tarafından
yönetilir.
Bu
modüllere çok kabaca yetenek denir; onları kavramaktan çok uzağız ölçemeyiz,
hesaplayamayız, belirleyemeyiz…
Hissederiz
yalnızca.
Hissettikleriniz
kritik önemdedir bu yüzden…
Size
onlara saygılı olmak kalır.
∘∘∘
Hayatlar
şiirlere benzer…
Anlamaya
çalışır içine fırlatıldığımız dünyayı.
Önünde
sağduyu arkasında kendisi vardır.
“8
saatlik işgünü”, üstüne “televizyon”, üstüne “günaşırı sevişme” der zamanın ruhunun
sağduyusu.
Sıradan,
basit ve sığdır parmak uzattığı hayat…
Herkesin
kolayca anladığı:
Çalışacak,
televizyona bakacak ve sevişeceksin…
Yaparsan
herkes kolayca anlayacaktır seni.
∘∘∘
Eksiltilmiş
hayat anlaşılmayı iplemez…
Önündeki
sağduyudan çok arkasındaki “kendine” odaklanır.
Düşünceleriyle,
duygularıyla ve hissettikleriyle uyum içinde mecburi yönü reddeder, hayatı
eksiltir…
Eksiltilmiş
hayatı yaşayacak, bedeli neyse ödeyecektir…
Pusulasında
kuzeyi “para”nın oku yerine, içindeki sinir modüllerinin ona özel kombinasyonları
gösterir.
∘∘∘
Eksiltilmiş
hayatı küçücük bir azınlık dışında pek anlamazlar; en yakınlarımdan bile uzaklaştığımın
ayırdına varırım şaşkınlıkla…
Seçimimin
bedelidir;
Kurgu
böyledir kabullenirim.
∘∘∘
Eksiltilmiş
yaşamın kilidi, Uruguay’ın eski devlet başkanı Jose Mujica’nın[1] (d. 1935) sözlerinde
gizlidir:
“Yaşamımım 10 yılını bir delikte yapayalnız
geçirdim. 7 yıl tek bir kitabın kapağını çevirmeden. Bu bana düşünmek için
yeterince zaman verdi.
Şunu keşfettim:
Ya çok az şeyle, tüm gereksiz yükten
yakayı kurtarmış bir halde mutlusunuzdur, çünkü içinizde mutluluk vardır; ya da
hiçbir şeye ulaşamazsınız!
Gereksiz tüketim aslında hayatın israf
edilmesidir. Bir şey satın aldığımda hesabı parayla değil “hayat saatleriyle –günleriyle,
aylarıyla- öderim.
Oysa hayat parayla satın alınamayacak
tek şeydir.”
∘∘∘
Hayatı
eksiltmek, zamanı değil kapsadığı olguları ve mekânlarını beynindeki modüllere
göre azaltmak, gereksizleri törpülemektir.
Yaşadığınız
hayatın ne kadarı boş ve gereksiz ve de mutluluk dediğiniz şeye en ufak bir
katkısı olmadan yalnızca vakit geçirmeye dönüktür inanamazsınız.
Bunu
görmeye başlamamın yolu, hayatı eksiltmem gerektiğine aklımın yatmasından
geçiyor.
∘∘∘
Zihnimiz
“boş bir sayfa” değil;
İnsanın
ortak bir doğası olduğu gerçeğinin büyük göstergesi, insan bebeklerinin
gözlerini açtıkları kültürün dilini kendiliğinden öğrenivermesidir.
Belli
ki içimizde bazı özel yetilerle doğuyoruz…
Eğitimimiz,
sağduyumuz, aklıselimimiz neyimiz varsa insan beyninin “boş sayfa” olduğuna üstünde
temellenmiştir.
Kendimi
bu eziyetten kurtarabilmek için hayatımı eksiltiyorum.
∘∘∘
Eksiltilmiş
hayat insanın hayatını doğasına uydurmasıdır.
“Boş
sayfa”nın zehirli atıklarından kurtulmanın yolu da budur.
Kurtarılmış
hayattır eksiltilmiş hayat.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder