18 Temmuz 2019 Perşembe

Eksiltilmiş Hayat Benim




Bana anlatılanlar, başkalarının bana uygun gördükleridir…
∘∘∘

Şiir vardır; eksiltilmiş şiir vardır…
Hayat vardır; eksiltilmiş hayat vardır…
∘∘∘

Behçet Necatigil’in  ( ö. 1979) bir anlatı şiiri:

Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
………………………

Her okuyanın benzer anlamı ve hüznü damıttığı sıcak bir anlatı.
∘∘∘

Behçet Necatigil’in eksiltilmiş dille yazılmış şiiri:

                                      Çoklarından düşüyor da bunca
                                       Görmüyor gelip geçenler
                                      Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca
………………………………….

Her okuyanın içinde “değişik yorumlarla çoğalan” anlatıyı terk etmiş, eksiltilmiş bir şiir.
∘∘∘

Hayatlar ve şiirler birbirine benzer.

                                         İki uçurum kesişir
                                         Bir yana kanayan hayat düşer
                                        Öte yana kanadı kırık kuşlar gibi şiir
                                                                 F. Tuğrul Okay (  ?  )

∘∘∘

100 milyar sinir hücresinin, 100 trilyon bağlantı ile kenetlendiği bir “büyük karmaşa” benim beynim.
Büyük bir kaosun içinde duyar, düşünür, hisseder, dünyayı anlamaya çalışırım…
Birazcık aç kalsam kafam çalışmaz olur, çarşafa dolanırım;
Düşünebiliyor musunuz?
İp üstünde kalmaya çalışan tuhaf bir cambaz gibiyim; ne olduğumu anlamaya çalışıyorum.
Yapabileceğim olabildiğince kendimi anlamak, dünyayı güçlü yanlarımla göğüslemek.
∘∘∘

Duygularım, düşüncelerim ve davranışlarım, içimdeki milyarlarca sinir hücresinin trilyonlarca bağlantısının değişik kümelenmesinden oluşmuş modüller tarafından yönetilir.
Bu modüllere çok kabaca yetenek denir; onları kavramaktan çok uzağız ölçemeyiz, hesaplayamayız, belirleyemeyiz…
Hissederiz yalnızca.
Hissettikleriniz kritik önemdedir bu yüzden…
Size onlara saygılı olmak kalır.
∘∘∘

Hayatlar şiirlere benzer…
Anlamaya çalışır içine fırlatıldığımız dünyayı.
Önünde sağduyu arkasında kendisi vardır.
“8 saatlik işgünü”, üstüne “televizyon”, üstüne “günaşırı sevişme” der zamanın ruhunun sağduyusu.
Sıradan, basit ve sığdır parmak uzattığı hayat…
Herkesin kolayca anladığı:
Çalışacak, televizyona bakacak ve sevişeceksin…
Yaparsan herkes kolayca anlayacaktır seni.
∘∘∘

Eksiltilmiş hayat anlaşılmayı iplemez…
Önündeki sağduyudan çok arkasındaki “kendine” odaklanır.
Düşünceleriyle, duygularıyla ve hissettikleriyle uyum içinde mecburi yönü reddeder, hayatı eksiltir…
Eksiltilmiş hayatı yaşayacak, bedeli neyse ödeyecektir…
Pusulasında kuzeyi “para”nın oku yerine, içindeki sinir modüllerinin ona özel kombinasyonları gösterir.
∘∘∘

Eksiltilmiş hayatı küçücük bir azınlık dışında pek anlamazlar; en yakınlarımdan bile uzaklaştığımın ayırdına varırım şaşkınlıkla…
Seçimimin bedelidir;
Kurgu böyledir kabullenirim.
∘∘∘

Eksiltilmiş yaşamın kilidi, Uruguay’ın eski devlet başkanı Jose Mujica’nın[1] (d. 1935) sözlerinde gizlidir:

Yaşamımım 10 yılını bir delikte yapayalnız geçirdim. 7 yıl tek bir kitabın kapağını çevirmeden. Bu bana düşünmek için yeterince zaman verdi.
Şunu keşfettim:
Ya çok az şeyle, tüm gereksiz yükten yakayı kurtarmış bir halde mutlusunuzdur, çünkü içinizde mutluluk vardır; ya da hiçbir şeye ulaşamazsınız!
Gereksiz tüketim aslında hayatın israf edilmesidir. Bir şey satın aldığımda hesabı parayla değil “hayat saatleriyle –günleriyle, aylarıyla- öderim.
Oysa hayat parayla satın alınamayacak tek şeydir.

∘∘∘

Hayatı eksiltmek, zamanı değil kapsadığı olguları ve mekânlarını beynindeki modüllere göre azaltmak, gereksizleri törpülemektir.
Yaşadığınız hayatın ne kadarı boş ve gereksiz ve de mutluluk dediğiniz şeye en ufak bir katkısı olmadan yalnızca vakit geçirmeye dönüktür inanamazsınız.
Bunu görmeye başlamamın yolu, hayatı eksiltmem gerektiğine aklımın yatmasından geçiyor.
∘∘∘

Zihnimiz “boş bir sayfa” değil;
İnsanın ortak bir doğası olduğu gerçeğinin büyük göstergesi, insan bebeklerinin gözlerini açtıkları kültürün dilini kendiliğinden öğrenivermesidir.
Belli ki içimizde bazı özel yetilerle doğuyoruz…
Eğitimimiz, sağduyumuz, aklıselimimiz neyimiz varsa insan beyninin “boş sayfa” olduğuna üstünde temellenmiştir.
Kendimi bu eziyetten kurtarabilmek için hayatımı eksiltiyorum.
∘∘∘

Eksiltilmiş hayat insanın hayatını doğasına uydurmasıdır.
“Boş sayfa”nın zehirli atıklarından kurtulmanın yolu da budur.
Kurtarılmış hayattır eksiltilmiş hayat.
∘∘∘




[1] 12 000 Dolarlık maaşının %90’ını bağışlayan, Başkan.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder