6 Temmuz 2018 Cuma

Hayatın Roman mı





Öğrenen zekâsından kuşkum olmayan bir mühendis dostuma sordum:

“Hayatın roman olsa okur muydun?”

Biliyorum, taraflar eğer roman okumaya kendini hazırlamamışsa bu sohbet tat vermez; yine biliyorum dostumum ilgileri arasında roman yok.

Acaba dedim, nasıl bir cevabı olabilir?

Güldü:

“Asla…” dedi “Okumam. Benim hayatımda okunmaya değer ne var ki?
∘∘∘


Romanı yalnızca alışılmadık olay dizisinin sürüklediğine işaret vardı yanıtında.

“İnanamazsın okuduklarına, bayılırsın kendi hayatını okumaktan; birinci sınıf bir romancı, örneğin İngiliz Jane Austin (ö. 1817) romana dökse yaşamını…” diye karşılık verdim.

Pek aklına yatmadı sanıyorum.

“Üstelik” diye sürdürdüm “keşke daha erken okusaydım dersin, hayatımın değerini iyi bilir saniyesini boşa harcamazdım…”

Sustu.

O arada gelen ilgisiz bir telefon bizi gündelik hayatın kıraç topraklarına döndürdü.
∘∘∘


Ömründen bir roman yontar gibi yaşamanın hayat ve ölüm için derin anlamlar kazandıracağını düşünüyorum.

O kadar da naif değilim tabii ki; insan olmayı “satın alma gücüy”le, özgürlüğü “piyasadaki mallar arasından yapılan seçim”le özdeşleştiren modern şirket çalışanının bunlara dudak büktüğünden haberim var.

Para kazanma gücünü biledikçe bilemek, tüketirken ölmek… Razı gelirsen mesele yok!

Çalışanların çoğu zamanla değişecek, biraz geç olacak belki, ama bulduklarıyla yetinecekler.

Geri kalanlar dünyanın iki yüzlü bir çıkarcılık çıkmazı olduğuna inanarak  gidecek…

Acımasız bir oyun bu kederli yolculuk.

Gerçek gerçek deyip duruyorsun, neye inanırsan onun gibi oluyorsun.
∘∘∘


Yöneticilik yaptığım zamanlardaydı. Şirketlerin sığ anlam denizinde bunalırken Peter Drucker’la (ö. 2005)[1] tanıştım. Para kazanmanın bencil sokaklarına mantığın deli gömleğini giydirmeyi başarıyordu.

İnsanın saçmalıyorum sanırken, yaptıklarının o kadar da budalaca olmadığını görmesi rahatlatıcı oluyor.

Sıcaktan bunalmışken kendini denize atmak gibi…
∘∘∘


İşte bu Drucker’e soruyor gazeteci  ne okursunuz, diye, iş dışında, rakip yönetim uzmanlarının yazdıklarından…

“İş yönetimi üstüne hiç okumam, yalnızca roman okurum,” diyor, “o da belli yazarların, örneğin Jane Austen (ö. 1817)…”

Hoppala! Bu da nereden çıktı: Şirketlere para kazanmayı öğreten adam, kimden ne öğreniyor…

42 yaşında ölen, ilk 25 yılı 18. Yüzyılda geçen, evlenmemiş, dört duvar içinde oturup roman yazmış bir kadında ne buluyor, ne öğreniyor?

Şaşırmıştım doğrusu…
∘∘∘


“Her güçlü roman peri masalıdır.” demiş Rus yazar Nabokov (ö. 1977).

Adam peri masalından öğrenip dünyaya para kazanma öğretiyor!
∘∘∘


İstersen senin yaşamında peri masalı olabilir. 

Yeter ki gündelik yaşamda ayağına dolanan para gerçeklerinin (!) içinde yitip gitme…


Yaşadığın dünyanın şablonuna uymasa bile kendi peri masalını yaşayacak cesaretin olsun...

Kendi kurduğun özgün dünyanın haz titreşimleri sana yetecektir.
∘∘∘



[1] İşletme fakültelerinde okutulan “şirket yönetiminin” temelini atan Alman.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder