21 Nisan 2020 Salı

Başlangıçların Yoksa Geleceğin Yoktur





Geriye bakınca geçmişin başlangıçlar etrafında döndüğünü görürsün.
Başladığın şey coşku veriyorsa yaşamının dramatik gerilimi yerindedir demektir.
Gerilim yeterliyse hayatın yaşanmaya değerdir;
Soranlara “mutluyum”, dersin…
Bakıp geçenler keyfi yerinde, diye geçirir içinden…
∘∘∘

“Mutluyum”. diyen birinin ruh durumudur “mutluluk…
İlle de resmini istersen, gözleri parlayan insandır…
Kafasındaki şeyin sonunu beklerkenki merak gözüne vurmuş, çevresini aydınlatmıştır.
∘∘∘

Yeni başlangıçların yoksa ruhunun lambası sönmüştür;
Ölüm başlangıçları tükenmiş insanın dostudur.
∘∘∘

Hayat iki dönemdir; önce ayakta kalır ardından zihninin bahçesindeki yalnızca sana özgü meyveleri toplarsın…
İkinci döneme atlayabilmişsen gerilimi eksik olmayan keyifli bir romanı okur gibi sürdürürsün yaşamını.
∘∘∘

Çogu kez yukardaki sıralamayı ters dönmüş görürsünüz:
Ya ayakta kalma derdiyle tutuşmuş insan, ikinci adımı –zihninin bahçesine uğramayı- unutmuş; “tüketerek eğleniyor” ve işi idare ettiğini sanıyordur…
Böylelerinin yanında sığlığın nahoş rüzgârlarını genzinizi yaktığını hemen duyumsarsınız.
Günümüzün “doğaya” ve “cana” düşman “kâr” fırtınalarının yelkenini şişiren bu rüzgârlardır…
∘∘∘

Ya da zihninin bahçesinden çıkamadığından ayakta kalma uğraşına elini sürmeden yaşamayı sürdürme derdine düşmüştür…
Meyveleri paraya çevirmezse harcanıp gidecektir, bilir; ama asla ve kata bahçeden çıkmak aklına gelmez…
Kaderine razıdır sonuna dek yürüyecektir.
∘∘∘

“Proje”, başlangıçların “kâr” için olanıdır.
Ayakta kalmaya dönüktür yüzü…
Gerilimi sahtedir çokça projenin, çünkü safkan zihinsel değildir; kısa devreye uygundur, arkadan dolanarak başarı olanaklıdır…
Zihinsel etkinlik sulandı mı gerilim zehirlenmiş olur…
Doyum yapmacıktır, gösterişe yönelir bu yüzden; bol bol tüketerek boşluğu doldurmaya çabalarsın…
∘∘∘

Başlangıçların içinde “sen” yoksan geleceğin de yoktur.
Bin yaşında bir emeklinin –gereksimi yokken bile- yeni başlangıç diye dükkan açması gerçekten patetik, –marazi- hüzün veren manzaradır.
Çevrenize göz gezdirin, ayakta kalmayı yaşamakla karıştırmanın acıklı tuzakları orta yerdedir.

∘∘∘




15 Nisan 2020 Çarşamba

Korona Virüs Sonrası Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak







Böyle sözleri hep duyarsınız.
Anımsayın,  kaç kez duydunuz?
Hangisinde her şey değişti; dünya başka türlü dönmeye başladı?
Çıkaramadınız mı; dert etmeyin çünkü söylendi, söylendi ama gözle görülür pek bir şey olmadı…
∘∘∘

Umutsuzluk pompalamak değil maksadım.
Umut vahalarının hep uzaklarda kurulmasına itirazım var.
Başlıkta ne söyleniyor?
     “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”
Kimin ne yapacağı pek belli değil; açık olan “benim” bir şey yapmayacağım…
Birileri, insanlar veya kurumlar veya toplumu yönetenler yapacak belli ki; ben de ona uyacağım…
Umuyorum ki işler iyi gidecek…
∘∘∘

Ama böyle olmuyor…
Kim ne yaparsa yapsın önce sen her şeyi başka türlü yapmaya başlarsan, dünyanın başka türlü dönme olasılığı artıyor.
∘∘∘

Neden böyledir; niçin “şeyler” eskisi gibi olmaktan kolayca çıkıvermez?
Çünkü “doğru” her zaman rahatlatıcı değildir.
Çoğu kez iticidir; yeni işler açar başımıza, yeni bilgiler edinmek, yeni ufuklar görmek, geçilmedik yollardan yürümek…
Kolay mıdır, kafaca hazır değilsen?
∘∘∘

Virüs sonrası sen (ben, o) eskisi gibi olacaksa her şey eskisi gibi kalacak emin olabilirsin…
∘∘∘

Hiçbir şey eskisi gibi olmasın mı istiyorsun?
Önce sen değiştirmelisin küçücük yaşamını…
Mutluluk denen durum başkalarının elinde dokunmuyor biliyorsun; ille de senin tezgâhlarından çıkacak…
∘∘∘

Neo liberal dünyalılar değişmezse şeyler neden değişsin ki?
Başlayalım…
Önce sen (ben, o…) ve de hiçbir şey eskisi gibi olmasın.
“Kâr” dinamosunun yerini sosyal devlet alsın…
∘∘∘