13 Aralık 2015 Pazar

Hayat ve Piyasa



İnsan,  her şeyi anladım diye külyutmaz bilge havalarına girdiğinde, uçurumun kenarında şeytanla dans ettiğini anlamıyor.
Dağlara tırmanan hayalleri  yalancı coşkularla şişiriyor yelkenlerini.
On yıl kadar önce böyle bir girdapta kaybolmuştum: Hayat ve gündelik hayat –piyasa- eş anlamlıydı benim için; kuşkum kalmamıştı, daha iyi bir gündelik hayat, daha iyi bir dünya demekti…
∘∘∘

Gündelik hayat ise para değil mi?.
O halde para kazanmanın en mantıklı ve onurlu yolunu insanlara ve şirketlere tanıtabilirdik.
Yola koyulduk.
Bir fizik doktorunun tasarladığı ve tüm dünyada tanıtılan yöntemi öğrendik.
Biri çeviri, ikisi telif üç kitap yayınladık (blog’umda “kitaplarım” bölümünde görebilirsiniz).
Başladık tanıtmaya ve uygulamaya. Şirketlerde…
Beş yıl sürdü…
∘∘∘

Sonuç: tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de piyasa yeni yönteme ölümüne direniyordu…
Sistemi tasarlayanlar şaşkındı, asıl işlerini bırakmış, piyasa mantığını çözmeye çalışıyorlardı.
Tanıttıkları yöntemin rekabet gücü üç-dört misli yüksek, matematiksel mantık’ı kusursuzdu…
Hem kabul ediyor; hem istemiyordu piyasa!
Hâlâ öyle…dünyada uygulama % 1 bile değil!
∘∘∘

Anladık ki, gizemli hayat kasabasının yalnızca bir caddesidir piyasa.
Hayat’la Piyasa’nın ne hedefi ne de mantığı birbirine benziyor.
Hayatın hedefi bilgelik. Hayat ve ölüm korkularını bilgelikle bastırmak… Felsefeyle aynı.
Dünya ile baş edebilmek için bilgelikten başka neyimiz var?
Gündelik hayatın amacı ise sağ kalmak, güvenli olmak, korkuları para ve güçle alt etmek…
∘∘∘

Hayat, Felsefe ve Fizik’in yaptığı gibi matematik mantığı kullanıyor.[1]
Gündelik Hayat ise düşünmeyi sevmiyor, alışkanlıklarını yineleyince güvende hissediyor[2]…  
Patronlar keyfi davranabilmenin saltanatını asla terk etmiyor.
Piyasa, insanı kölelikle, zorbalık arasında seçime zorluyor.
∘∘∘

Aslında yaşam kendi başına yeterince doyurucu…
Anlam aramak için ne mesleğe, ne ilerlemeye, ne büyümeye  ihtiyacımız var.
Günümüzde bilim Gündelik Hayat’a çalışıyor.
Teknoloji hayat pahasına üretiliyor.
∘∘∘



[1] Tümdengelim (Deduction)
[2] Tümevarım (Induction)




6 Aralık 2015 Pazar

Kime Güveneceğiz





Bu kadar çalışıyorsun, vergi veriyorsun, sorumluluklarının farkındasın, bal gibi hak ediyorsun: güvenecek, sırtını dayayacak birileri, bazı kurumlar olması gerekiyor.
Görevlerini yerine getirmişsin. Başını yastığa koyunca kime güveneceğini bilerek huzur içinde uymaya hakkın yok mu?
……
Kusura bakma ama yok!
Hiç  olmamalıydı. Aksini düşündüysen kendine haksızlık yapmışsın!
∘∘∘

Adil bir toplumda, olabildiğince mutlu bir insan teki (birey) olmak değil mi istediğimiz?
Anlaştık:

1.    Adil toplumu da, kendi özgelişimini (mutluluk) de ancak sen –başkalarından bir şey beklemezsen- başarabilirsin. Hangisine ne kadar zaman ayıracağın sana kalmış…

2.    İçine düştüğünüz toplumun kalıplarına dökülmek istiyor musunuz? Kararınızı vermeden önce ayağınızı sıkan ayakkabıya tahammül edebileceğiniz süreyi kestirmelisiniz. Aldırmayıp evet derseniz, bilin ki, fikrinizi değiştireceğiniz  ilk kavşağa dek sürecektir sarhoşluğunuz.

Bu kavşak kendinizi seyredeceğiniz aynadır;  Allah’ın sevgili kuluysanız, yaşarken, gerçekten talihsizseniz ancak ölümle yüz yüze gelince elinize alırsınız aynayı.

3.    Önerilen kalıplarda bunalıyorum diyorsanız, ne esareti ne de zorbalığı kabul ediyorsunuz demektir. Özerklik arıyorsunuz… Zor zanaatin peşindesiniz.

4.     Özerklik, bilgelik ve yetenek ister.

5.    Bilgelik, hiçbir şarlatana aldırmadan, hayatı, kendiniz için yeniden tanımlamanızla başlar.

Bunların içinde bilimin soytarıları, gündelik hayatın Tanrı’ları (!) uzmanlar da vardır. 
       
6.    Paçanızdan akmıyorsa eğer, yetenek’i kendinizle baş başa kalarak tırnaklarınızla kazıyıp gıdım gıdım çıkarmanız gerekebilir.

Sihirli kelime kendinizle hoşnut olmaktır.
  
7.    Yalnız kalmak, güvenlik korkularını atmak, canın isteyince ölmek özgürlüğünü elden bırakmamak, hayat korkusundan sıyrılmak ve sağduyunun önerdiği kalıplara kuşku ile bakmak… 

8.    Ciddiye aldıkça battığınızı anladığınız hayatı tepeden görmek…

9.     “Kaderini severek” kendini istediğin olumsallıklara –önerilenlere değil- açmak ve her gün daha iyi bir benlik’e doğru yol almaktır…

10.  Tutunduğunuz “anlamlı” yaşamın büyüsüyle, sağ kalma güdüsüne esir olmaktan (hayat ve ölüm korkusundan) kurtulur, güvence aramazsınız.

Var mısınız?
   

∘∘∘