Teknoloji, işe yarar
bilginin kristalize olup vitrinleri doldurması… Kullanan, izleyen,
seyreden herkesin bilgiye imanı
tazeleniyor.
Bilgiyi üniversiteler, araştırma merkezleri
üretiyor, teknolojiyi şirketler
sunuyor.
Bu nedenle
zamanımızın melekleri üniversiteler
ile şirketler.
∘∘∘
Bunda bir sakınca var
mı?
Var:
Farkına bile varmayız; “teknoloji – hayat” çatalı
karşısında düşüncelerimize inme iner, hipnotize oluruz, zihnimiz çarpılır.
Şöyle:
Teknoloji, temel bilimlerin –talep olmadığı için
bizde bazı üniversitelerde kaldırılan: fizik, kimya, biyoloji, matematik- çocuğudur. Sınanmıştır, yarı yolda bırakmaz…
Bilgisayar,
televizyon, akıllı telefonlar, sağlık sektöründeki tedavi araçları…
Dokunan, etkilenen,
insan olmaktan onur duyar.
∘∘∘
Gel gör ki bildiğimiz teknolojiler, ne
yapacağınızı biliyorsanız, yalnızca nasıl
yapacağınız konusunda yardımcı olabilirler.
Mühendisseniz
hesaplarınıza, yönetici iseniz gündelik işinize…
Bilmiyorsanız, oyun
oynarsınız teknolojilerle…
Tabii ki o da bir
şeydir!
Gündelik hayatta geçim ve mutluluk sorularına dolaysız yanıtları
yoktur.
∘∘∘
Neyi nasıl yapacağımıza yardım eden teknolojileri
uzmanlardan öğreniriz.
Uzmanlara karşı
içimizdeki tehlikeli güven(!) böyle oluşur…
Gündelik hayatta ne yapacağımızı öğrendiğimiz uzmanlar yok mudur, vardır var
olmasına; ancak –dikkat edelim- bunların
teknolojilerinin temel bilimlerle akrabalığı
bulunmaz.
Sosyal bilimlere
yakındırlar…
“Teknoloji – hayat”
çatalının hipnoz etkisi aslında sosyal
ve temel bilimleri karıştırmanın şarhoşluğudur.
∘∘∘
Ekonomistler, borsa
ve yatırım uzmanları, fon yöneticileri, türev finansal enstrüman satıcıları,
hangi şirkette olursa olsun çalışan yöneticiler, siyasal analizciler,
politikacılar…
Tümü gündelik hayatın
içindeki uzmanlardır…
Teknoloji satar,
danışmanlık yapar veya uygularlar.
Mühendisten,
doktordan, cerrahtan, bilgisayar yazılımcısından farkları sosyal teknoloji
kullanmalarıdır.
“Teknoloji – gündelik
hayat” sapağında aklımız karışınca sosyal bilim uzmanlarının teknolojilerini
örneğin mühendislik –temel bilim- teknolojisi kadar güvenli sanırız
Başlıktaki çatalın
tehlikesi buradan gelir.
∘∘∘
Adam teknoloji –
hayat çatalındaki sarhoşluğun farkına varıyor…
Günlerce düşünüyor
nasıl savuşturacağını bu hipnozun başına saracağı belaları.
Sonunda aşağıdaki
düsturları edinmiş:
∎Hiçbir
ekonomistin, politikacının, yöneticinin
iddiasını sınayamazsınız, yanlışlığını gösteremezsiniz… Ama…diye başlar
kendilerini temize çıkarırlar…
Size sorunuzun yanıtı
gerçekleri anlatmak yerine, kârlarını ve alacakları oyları düşünerek
konuşurlar.
Onları dinle, ama
kararı kendi kafanla ver; başının çaresine kendin bakmak zorundasın!
∎"Bilim” diye satılanlar
seni yanıltmasın, sınanamayan şeyden bilim olmaz! Tümü kobay olarak seni
kullanır. İddiaları senin hayatınla
test edilir.
Geçmişine bak açıkça
görürsün… Hayatının, diyelim, on yılını verirsin, dinlediklerinin işe yaramadığını o zaman
anlarsın!
∎Çıkarlarını
anlayarak bulmak zorundasın, başkalarına yaslanarak rahat edemezsin…
Size de uyar mı?
∘∘∘