11 Aralık 2018 Salı

İçimizdeki Tarih: Cinsellik Güç Ustalık





Beş yüz milyon yıl önce ne olduysa oldu balık atamızdan koptuk. Omurgalılar olarak ayrıldık.  Büyük, büyük… dedemizin  -ya da ninemizin- bünyesinde alışılmadık garip şeyler –mutasyon- olmuştu.
“Bize” –insana- giden ana yol böyle açıldı.
500 000 000 yıl önce…
∘∘∘

Düşünün, yazının ilk kullanımı ortalama 5 000 yıl önce…
Tarih tarih diye böbürlenen, yere göğe sığmayan büyük insan bilginlerin açıklamak için yırtındıkları zaman aralığı, bu 5 000 yılın son 1000 yılı.
İncecik buzun üstünde üçlü perende!
∘∘∘

Avcı toplayıcı insanın yerleşik düzene geçmesi 12 000 önce…
“İnsanlık” başlığı altında konuştuklarımız nereden baksan 2000 yılı geçmiyor.
Tek tanrılı dinler, ahlak, felsefe, doğal bilim, kültür edebiyat hepsi bunun içinde.
Ben de beş yüz milyon yılı düşünün diyorum!
Nasıl düşüneceğiz?
Uzun yaşayanlarımızın ortalaması 85; lise anılarını zor anımsıyoruz…
Biz kimiz de beş yüz milyon yılı düşünebileceğiz.
Hayatın ondan önce de ek bir 4 milyar yılı var. Toplam 4.5 milyar yıl…
Bütün bu yıllar boyunca sağ kalmaya çalışan yaşamın dayanma gücü var içimizde.
“Ne yap et, yaşamını sürdürmenin bir yolunu bul!” diyen genler ağır basıyor içimizde.
Güdümüz bu denli yararcı, pragmatik, faydacı, çıkarcı…
∘∘∘

Beğenin ya da beğenmeyin, içimizdeki tarih bu…
Cinsellik’in ve güç’ün tarihi…
“Çıkarın” tarihi bu tarih.
∘∘∘

50 000 yıl önce arıza yapıyor bu tarih, eski köye yepyeni bir adet geliyor:
Hemcinslerimizden birinin –erkek mi kadın mı bilinmiyor- kafasında tuhaf bir başkalaşım yaşanıyor. Dilin ilk tohumları atılıyor. Neden, niçin, nasıl soruları seslendiriliyor.
Dil düşüncenin kapısını aralıyor.
Günümüzün tüm insanları bu kadının –ya da erkeğin- torunları.
∘∘∘

Düşünceyle birlikte içimizde bizi güden dürtülerin yanına bir yenisi ekleniyor:
Ustalık…
Cinsellik’ten  ve güç’ten daha etkili  çıkıyor ustalık.
Düşünemeyenler yok oluyor.
İyi düşünemeyenler, ikincil oluyor, sıradan oluyor, köle oluyor.
∘∘∘

Düşünce, ayakta kalmanın aleti olmanın yanında -cinsellik’in ve güç’ün hayaline gelmeyecek- yepyeni  anlamların kaynağı oldu.
İçimizdeki tarihin bilimdeki, felsefedeki ve edebiyattaki yansımaları ilginçtir.
Psikanalizin kurucusu Avusturyalı nörolog Freud (ö. 1939) için insan cinsellik çekim alanından çıkamadan ölüyor.
∘∘∘

Alman filozof Nietzsche’ye (ö. 1900) göre insan, tüm canlılar –hatta cansız taş toprak-  gibi egemenlik ve güç arıyor.
Güç istencinin –will to power- güdümünde yaşıyor. Savaşırken de egemen olmak istiyor hediye verirken de…
∘∘∘

Rus yazar Dostoyevski (ö. 1881) insanı cinsellik’in ve güç’ün kaosu gibi görüyor. Karamozov Kardeşler fırtınası bu karmaşanın göbeğinde esiyor.
∘∘∘

İnsanın “varoluşunu” bu sözcüğü ağzına almadan, hatta kendisine varoluşçu –existentialist- denmesini hiç istemeden anlamaya çalışan en ilginç çalışma Alman Heidegger’indir (ö. 1976).
“Varoluş” sözcüğünü öylesine çağrışım yorgunu bulmuştur ki yerine “Dasein” -Almanca orada olmak- sözcüğünü kullanmıştır.
Ona göre insan anlamaya çalışır, her anlayışında değişik ruh hallerine bürünür… Ya da diğer uçtan yürürseniz her ruh halinde aynı şeyleri farklı anlayabilir.
Bu anlama ve hislerini –sevinçlerini, endişelerini, coşkularını- duyumsama sürecinde kendine açılırsın ve dünya sana açılır.
Orada olmayı bu yolla öğrenirsin.
Orası bizim gezegenimiz Dünya’dır.
Heidegger’in ünlü kitabı Varlık ve Zaman (Sein und Zeit), ustalık güdüsüne giden yolların taşlarını döşemiştir.
∘∘∘

Cinsellik’in ve Güç’ün tarihi 4.5 milyar yıl…
Ustalık güdüsünün 50 000…
Kalabalıklar için konuşmak zor.
İş tek insana gelince durum oldukça açık, isterse Ustalık’la diğerlerini dengelemek bir yana onlara kafa bile tutabilir.

∘∘∘


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder