2 Aralık 2018 Pazar

Birini Tanımak mı İstiyorsun Burcuna Bak(!) (2)






Gerçekten insanı tanımanın yolu ne?
İlginçtir, bilgi insan icadıdır, ancak her şeyi bilmenin yolunu açan insan kendini en az bilir.
∘∘∘

Kendinden önce doğayı merak etti insan.
Doğayı bilmek, ölümü geciktirmenin en güvenilir yoluydu.
∘∘∘

Ardından tuhaf karşılanan görüşler ileri sürüldü:
Ölüme gitmek ne süre alırsa alsın, elindeki zamanı kafana ve aklına uygun geçirmeye çalışmak en doğal hakkındı.                                                                                                                                                    
Erdem nedir neye yarar, adalet nedir, gibi ilgisiz(!) sorular sorulmaya başlandı.
Sokrates (ö. i.ö 399) adında bir garip filozof pişmiş aşa su katıyor, ortalığı karıştıran sorular soruyordu.
Düzeni bozduğundan idam edildi.
Doğunun Buda’sından sonra (ö. y. İ.ö. 500) hayatın nasıl yaşanması gerektiğini  tartışan önemli köşe taşıdır Sokrates.
Ardından yaşamı tek tanrılı dinler işlediler.
∘∘∘

Bugün doğa bilimcilerinin bir kısmı Sokrates’i sevmez, insan türünün düşünce gündemini gereksiz ayrıntılarla bulandırmıştır onlara göre.
Düşünce varıyla yoğuyla doğaya saldırmışken, araya “hayat” gibi elle tutulmaz, resmi yapılamaz, kafada canlandırılamaz bir hayaleti sokmak da neyin nesidir?
∘∘∘

İnsan yaşamının tartışılması abesle iştigal - anlamsız işlerle vakit öldürmektir.
Onların hayat dedikleri yaptıkları iştir. Gerisine aldırmazlar; hayattan bilgi çıkaranları anlamaya ne vakitleri ne gereksinimleri vardır.
Ellerinde oyuncak (bilim), oynayıp dururlar…
Karınları da toktur. Başka ne istenir ki “hayat”tan?
Elbette “hayatın konuşulmasına gıcık olan”  bu grup, bilim insanları kümesinin törpülenmesi gereken keskin çıkıntılardan biridir;
Pek ciddiye alınmaları gerekmiyor.
∘∘∘

Doğa ve insanı konu alan alanlar ayrı yöntemlerle kavranır.
Doğa güvenilirdir; insanı bilemezsin.
Yarınki davranışını bugün sen bile kestiremezsin…
Kapsama alanı insan olan bilimlerin sık sık saçmalamasının ve nefessiz kalmasının altında yatan budur.
(Ekonomi, siyaset bilimi, işletme –business-…)
∘∘∘

Anlamıyoruz diye sorun ortadan kalkmıyor tabii ki.
Yaşamdan anlam damıtmanın modası hiç geçmeyecektir; gözünü bu gezgende açmışsın, oyun ne kadar sürecek bilmiyorsun;
Elbette merak edeceksin…
Nasıl yaşarsan sevinçli, kendinden mutlu ve umutlu olacaksın?
Günlerini saymak aklına bile gelmeyecek, zamanı unutacaksın?
Kimseden öğrenemezsin,
Seninle iliklerine dek ilgili bu sorunun yanıtı…
∘∘∘

Paramı eksiğin, güç mü, sevgili mi, aile mi, dost mu, talih mi, adalet mi, eğlence mi?
Yanıtı zaten biliyorum mu diyorsun?
Beş bin yıllık insan geçmişi öyle demiyor.
∘∘∘

Nereye gideceksin? Tek kapı var açık: İnsan bilimleri (beşeri bilimler, humanities)…
Felsefe, şiir, edebiyat –roman, müzik, sanat…
Toplayacağını toplayacak, kendi imbiğinden geçireceksin…
Varın yoğun elinde kalanlar olacak.
Bunlar “yapılacaklar”…
∘∘∘

Bir de “yapılmayacaklar” listesi var:
Toplumun, çevrenin, dostlarının, arkadaşlarının gazından korunmak, kendi yoluna gidebilmek…
Çok zor ve öldürücü olan budur. Kimse tam olarak başaramaz, kurtarabildiğin neyin varsa ona “Ben” diye sarılırsın.
Ne kadarın sahte, sen dahil kimse bilemez.
∘∘∘

“Yapılacaklar” sokağındaki imbiğini yeterli çalıştırmayı beceremediysen, çoğunluğun etkisini yırtıp sana ait dünyaya girebilme şansın sürüngenlerin kanatlanıp uçmasından hallice değildir.
Çevrenin maskotu gibi yaşamak vardır kaderinde.
∘∘∘

Nasıl yaşayacağını ararken başka kadın ve erkekleri de farkında olmadan öğrenirsin.
Felsefe, şiir, roman… gibi insani çarkların rahle-i tedrisatından gönlünüzce geçince olur bu.
Tamam deyinceye dek…
Sonunda hem kendinizi hem kadını ve erkeği gücünüzün elverdiği ölçüde öğrenir ve “SEN” olursunuz.
∘∘∘

İşin garip yanı nedir bilir misiniz?
Sonuçtan çok, yolculuk keyif verir. Yolda aldığınız estetik haz sarsıntıları arasından yürür geçersiniz.
Yolculuğunuzun adı “hayat” olur.
Hayatın sonuç almak değil yolda olabilmek olduğu içinize sinmiştir.
∘∘∘

Amerikalı edebiyat eleştirmeni Harold Bloom “insanı Shakespeare (ö. 1616) icat etmiştir” diyor…
Bu görüşe yaklaştığınızı hisseder, şaşırırsınız.
∘∘∘

Astrolojiden (burçlardan) öğrendiğini sananlara dönersek…
Ya, şiirden felsefeden haz almayı öğrenerek başlamaları gerektiği hiç akıllarına gelmemiştir…
Ya da gereksizce zor ve uzun bulmuşlardır bunu…
Her iki durumda da bilinçli veya farkında olmadan yaşamı bir sonuç gibi anlıyorlardır.
∘∘∘

Bu yanlış bir yaşamı karartacak kadar zehirlidir.
∘∘∘

Şirketler, yaşamı bir basit sonuç gibi anlamaya zorlar çalışanlarını.
Para kazanmayı becerirseniz başarılı ve mutlusunuzdur… Becerikliliğiniz ölçüsünde tüketme hakkını elde edersiniz.
Endüstriyel dünya insana daha büyük kötülük edemez…
∘∘∘

Hayat yolda olmak, yolda olmayı sürdürmek ve de ne yapıp edip yoldan çıkmamaktır.
Sonuçlar biraz yeteneklerine çokça şansa bağlı olabilir.
Oysa estetik keyif alarak yaşamak yeterince anlamlıdır.
Burçlardan öğrenenlerin girdikleri çıkmaz sokak buradadır.
∘∘∘






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder