15. yüzyılda
matbaanın icadıyla dünya ters yüz oldu.
Gündelik
yaşamından kopup bir köşede yalnız başına okuyan insanlar ortaya çıktı.
Toplumlar
orta yerinden karpuz gibi ayrıldı: Okuma hazzını yakalayanlar ve böyle bir
lezzetle tanışmayanlar…
∘∘∘
500
yıl sonra Kanadalı iletişimci filozof Martial Mcluhan (ö. 1980) iletişimde “araç
mesajın kendisidir” diyecekti…
Kitap
dünyaya inmiş, insanlara bilgi aktarma kolaylığı sağlamanın yanında aynı
derecede önemli ikinci bir sonuç doğurmuştu:
Artık
toplumlar şekilsiz –amorf- bir bütün değildi; rengarenk parçalanmıştı…
∘∘∘
Bugün
yeni bir köşe başındayız.
Okuma-yazma
sanki eski moda; artık dinleme-konuşma var.
Dijital
sosyal medyada herkes konuşuyor, herkes dinliyor:
Youtube,
instagram, twitter, facebook…
∘∘∘
İsteyen
kendi kanalında TV yayını yapabiliyor.
Şaka
değil…
Ücretsiz…
Mcluhan
kuramına göre dinleme-konuşma dönemi toplumlara mutlaka ciddi mesajlar veriyor
olmalı; şimdilik bilemiyoruz…
∘∘∘
Okuma-yazmacılar
eski tutkularından vazgeçerler mi?
Hiç
sanmıyorum.
Dinleme-konuşma’cıların
etkisinin okuma-yazmadan aşağı kalmayacağına kalıbımı basarım.
∘∘∘
50 yıl
sonrasını, hiçbirimizin tanıyabileceğini sanmıyorum…
Peki
ne yapmalıyız?
Kuşku
yok “dinleme-konuşma dalgasına” atlayıp sörf yapmayı öğrenmeliyiz…
Dalgaların
açtığı olanakları yolda öğreneceğiz…
Nereye
sürükleneceğiz?
Bize
göre neler var?
Dalgaların
altında kaybolmakta var, aklımızdan çıkmayacağız…
∘∘∘
Görünen
şu:
Okuma-yazma
dönemi “diploma” devri idi…
Bitti
bitiyor…
Fransada
garsonların yarısı doktoralı…
(Abartı
hakkımı kullanıyorum)
2-3
katlı kullanılmayan binaların kapına “üniversite” yazıp gençlerin değerli
yılları karşılığında diploma vermek...
Öylesine
anlamdan uzak ki…
Beceri
kazandırmamış diplomanın “konuşma-dinleme” dünyasında kıymeti harbiyesi sıfır…
∘∘∘
Becerin
yoksa kimseye kendini dinletemezsin...
Sesin
kötüyse kim dinler senin şarkını…
Adından
anlaşılmıyor mu?
Dinleme-konuşma
dünyası…
Becerin
yoksa sen de yoksun!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder