4 Ekim 2015 Pazar

Arıza Nerede




Alman filozof Kant (ö: 1804) büyük Lizbon depremini (1755) dine gönderme yapmadan açıklamaya çalıştı. Söyledikleri yanlıştı; ancak yöntemi sekülerdi.
Aydınlanma’nın temelindeki  en güvenilir harçtır Kant.
Aydınlanma akılcılığı, din adamının (papazın, imamın…) yerine bilim insanını koydu. Tanrı’yla ilişkideki papaz gitti, realite ile bağlantı kurmaya çalışan seküler akıl geldi.
Son sözü söyleyen otoritenin tahtında oturan ‘akıl’, hâlâ  saltanatını sürdürüyor. Gel gör ki,1980’lerden bu yana, Doğu’da, Batı’da ve Orta’da işler iyi  diyenlerin sayısı  genelevdeki bakire sayısına yaklaşıyor.
İnsanın akıl yerine koyabileceği başkaca bir aracı olmadığına göre bu işte bir arıza olmalı!
∘∘∘

Bilim deyince her şey aynı torbaya atılıyor. Fen bilimleri, sosyal bilimler, insan bilimleri… Kısaca doğanın, toplumun ve insanın üstüne üretilen bilgiler…
Hepsi aynı düzeyde “bilim”miş gibi algılanıyor. Bilimse hepsi bilim, bilgiyse hepsi bilgi diye kabul etmişiz.
Bunun temel nedeni hepsinin üniversitelerde dükkan açmış olması.
Aslında durum göründüğü gibi değil.
Bilgiyi üreten fen bilimleri. Bilginin saygınlığının altında da fizikin, kimyanın, biyolojinin imzası var.
Peki dünyayı kim değiştiriyor? Sosyal bilimler: Siyaset, ekonomi, business (iş) yönetimi… Ve de insan bilimleri: Tarih, din, felsefe, sanat
Neden mi? Fen bilimlerinin bulguları üstünde yükselen teknolojiyi kim kullanıyor?
Siyaset ve business (iş) değil mi? Hem de kol kola.
∘∘∘

Ne fark var aralarında, fenle sosyalin?
İnsanın sosyal konulara merakı sonradan çıkma Sokrates’le birlikte… Ondan önceki bilim adamları derdi yanlızca doğayı açıklamaktı.
Celal Şengör Hoca bu nedenle Socrates’i hiç sevmez! İşleri karıştırdı gereksiz konuları gündeme aldı diye.
Tek tek insanların yaşamını dert etmezseniz hayat güllük gülüstanlık oluyor.
Fen bilimleri yasa arayan deneysel bilimler. Yeni yasa gelince eskilerinin hükmü kalmıyor. Çöpe gidiyor. Sonuçlardaki kesinlik buna izin veriyor.  
Sosyal bilimler ise “yasa arayan deneysel bilimler değil, anlam arayan yorumsal bilimler.”
Anlayacağınız biri olguları açıklayan BİLGİ (bilim), diğeri YORUM.
Yerçekimi kuramı olguyu açıklar, oysa tarih yazanın yorumudur.
∘∘∘

Bakın bir bilim insanı ne diyor. “Bilimin ne olduğunu anlamak istiyorsanız, her şeyden önce onun kuramlarına ya da bulgularına ve kesinlikle de onu savunanların neler söylediklerine bakmayıp onu uygulayanların neler yaptıklarına bakmalısınız.
Arızayı gösterebildim mi bilmiyorum.
Uygulayıcılardan birinin açık yüreklilikle söyediklerini dinleyin: “Dünyanın neresinde iş yaparsanız, maalesef uygarlık ile doğanın çelişkisi var. Bunun önüne geçilemez.”
Söyleyen bir CEO, en üst düzey iş yöneticisi.
“Uygarlık” dediği elindeki teknoloji, yani bilim. Doğa dediği ise bize hayat veren gezegenimiz.
Soru şu: Buna bilim (uygarlık) diye saygı mı duyacağız, yoksa yanlı bir yorum diye karşı mı duracağız?
∘∘∘









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder